Tomografi ve Kanser Riski: Sağlıkta Tetkiklerin Bilinçli Kullanımı Üzerine
- Turan Bulunmaz
- 1 Eki 2024
- 2 dakikada okunur
Tomografi, manyetik rezonans (MR), röntgen ve ultrason gibi görüntüleme yöntemleri, modern tıpta hastalıkların teşhisinde önemli bir yere sahip. Ancak, son yıllarda yapılan araştırmalar, bu teknolojilerin özellikle tomografinin gereksiz yere kullanımının kanser riskini artırabileceği ve var olan tümörleri tetikleyebileceğini göstermektedir. Bu durum, kansere yatkın bireyler, özellikle "A" ve "AB" kan grubu taşıyıcıları ile yaşlılar için ciddi bir endişe kaynağıdır.
Tomografinin Kansere Etkisi
Tomografi, vücudu taramak için radyasyon kullanır. Radyasyonun ise DNA üzerinde hasar bırakma potansiyeli bulunmaktadır. Bu nedenle, tomografi gibi radyasyon temelli tetkikler, özellikle kansere yatkın bireylerde yeni kanser hücrelerinin oluşumuna veya var olan hücrelerin tetiklenmesine yol açabilir. Araştırmalara göre, sık sık tomografi çekilen bireylerde kanser gelişme riski, düşük radyasyon maruziyetine sahip olanlara göre daha yüksek olabilir. Avrupa ve Amerika’da bu nedenle tomografi kullanımına sınırlamalar getirilmiş, bazı ülkelerde ise belirli durumlar haricinde tamamen yasaklanmıştır.
Tomografi Kullanımındaki Sınırlamalar
Avrupa ve Amerika’da yapılan çalışmaların sonucunda tomografinin gereksiz kullanımı sınırlandırılmıştır. Birçok ülkede, yalnızca gerçekten gerekli görülen durumlarda tomografi istenmekte, bu durum sıkı denetim altına alınmıştır. Örneğin, İskandinav ülkelerinde sağlık sistemleri, gereksiz ilaç tedavisi ve ameliyatlardan kaçınarak daha doğal ve uzun süreli çözümleri teşvik etmektedir. Bu ülkelerde doktorlar genellikle, hastaya hemen müdahale etmek yerine hastalığın doğal seyrini izlemeyi ve alternatif yöntemler geliştirmeyi tercih ederler.
Türkiye’de Durum Neden Farklı?
Türkiye’de ise tomografi ve diğer pahalı tetkiklerin yaygın bir şekilde kullanıldığı bilinmektedir. Bu durum, hem doktorların gereksiz yere tetkik istemesinden hem de hastaların tetkik talep etmesinden kaynaklanmaktadır. Maalesef, pek çok hasta, doktorun ilaç yazmadığı veya ileri tetkik istemediği durumlarda doktorun yeterince ilgilenmediğini düşünebilir. Bu nedenle, doktorlar da çoğu zaman hem hastayı tatmin etmek hem de doğru teşhis koymak için bu tetkikleri istemektedir.
Ancak, gereksiz yere uygulanan tomografi ve diğer radyolojik görüntüleme yöntemleri hem hastaya ek maliyet yüklemekte hem de sağlık açısından risk oluşturmaktadır. Türkiye’deki sağlık sistemi, hastaların talebini karşılamak adına bu yöntemleri sıkça kullanırken, Avrupa ve Amerika gibi ülkelerde bu uygulamalara sınırlamalar getirilmiş ve yalnızca gerektiğinde başvurulmaktadır.
Sonuç
Sonuç olarak, tomografi ve diğer ileri görüntüleme yöntemlerinin gereksiz kullanımı, potansiyel olarak sağlığa zararlı olabilmektedir. Özellikle kansere yatkın bireylerde ve yaşlı hastalarda, bu tür tetkiklerin sınırlı ve bilinçli bir şekilde yapılması büyük önem taşır. Türkiye’de doktor ve hasta arasındaki iletişimde bu konuda bir farkındalık oluşturulması, gereksiz tetkiklerin ve tedavilerin önüne geçilmesine yardımcı olabilir. Sağlıkta her adımın bilimsel verilerle desteklenmesi ve tetkiklerin sadece gerektiğinde yapılması, hem sağlık hem de maliyet açısından daha faydalı olacaktır.
Unutulmaması gereken en önemli nokta, her tetkik ve tedavinin bir denge içinde yapılması gerektiğidir. Modern tıbbın sunduğu imkanlar, doğru kullanıldığında hayat kurtarır, ancak gereksiz kullanımda olumsuz sonuçlara yol açabilir. Bu nedenle, hem doktorların hem de hastaların bu konuda bilinçli hareket etmesi büyük önem taşır.
Yorumlar